Ülkemizde 30 binden fazla kişiyi öldürüyor
Akciğer dokusundaki hücrelerin denetimsiz çoğalmasıyla oluşan akciğer kanseri, dünya genelinde gerek görülme sıklığı gerekse kansere bağlı ölümlerde başı çekiyor. Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Aziz Yazar, “Tüm dünyada bir yılda yaklaşık 2 milyon 200 bin bireye akciğer kanseri tanısı konulurken, bunun 41 binini ülkemizdeki hastalar oluşturuyor. Dünyada bir yılda yaklaşık 1 milyon 800 bin ve ülkemizde yaklaşık 30 binden fazla kişi akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor” diyor.
Sinsice ilerliyor
Kansere bağlı ölümlerin erkeklerde yüzde 28’ini, bayanlarda da yüzde 26’sını akciğer kanserinin tek başına oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Yazar şöyle konuşuyor: “Akciğer kanserine bağlı ölümlerin yüksek olmasının nedenlerinden birisi; sinsice ilerlediğinden geç belirti vermesidir. Bu nedenle birtakım şikayetlerde kesinlikle doktora görünmek, uygulanan tedaviye karşın güzelleşme olmazsa akciğer kanseri istikametinden de araştırma yapmak gerekir. Bilhassa geçmeyen, üç haftayı aşan öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı ve göğüs ağrısı şikayetleri kesinlikle akciğer kanseri istikametinden de araştırılmalıdır.” Akciğer kanserinde erken teşhisin hayat kurtardığını lakin toplumsal farkındalığın yetersiz olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yazar “Bu nedenle teşhis anında kanser ekseriyetle ileri evreye ulaşmış oluyor ve hadiselerin yüzde 70’i teşhis anında evre 3 ve evre 4 olarak karşımıza çıkıyor. Meğer akciğer kanseri düşük doz bilgisayarlı tomografi taraması ile erken teşhis edilebilmekte ve bireye özel tedavi formülleri ile daha az yan tesiri olan, daha başarılı tedaviler uygulanabilmektedir” diyor.
Risk faktörlerine dikkat!
Sigaranın, akciğer kanserinin nedenleri ortasında yüzde 90 ile tek başına sorumlu olduğunu, günlük içilen sigara ölçüsü arttıkça ve sigara içme müddeti uzadıkça akciğer kanseri gelişme riskinin içmeyenlere nazaran en az 20 kat arttığını vurgulayan Prof. Dr. Aziz Yazar, “Sigaranın akciğer kanseri ile ilgisi 1950’den sonra anlaşılmaya başlanmıştır. Sigarayı bırakarak akciğer kanseri yüzde 90 oranında önlenebilir. Kendisi sigara içmese de sigara dumanına maruz kalanlarda yani pasif içicilerde de akciğer kanseri riski artmaktadır” diyor. Genetik yatkınlık hariç, akciğer kanserini artıran risk faktörlerinin çabucak hepsinin önlenebileceğini, hastalıkların oluşumunu önlemeninin de en tesirli ve ucuz tedavi yolu olduğunu belirten Prof. Dr. Yazar, öne çıkan öteki risk ögelerini şöyle açıklıyor: “Egzoz gazları, kömür dumanı, asbest, arsenik, nikel, silika ve berilyum üzere unsurlara maruziyet ile daha evvelden tüberküloz geçirmiş olmak akciğer kanseri riskini artırmaktadır. Daha evvel akciğerin öteki nedenle radyasyona maruz kalması akciğer kanseri geliştirme riskini 13 kata kadar artırmaktadır. Birinci derecede akciğer kanseri yakını olanlarda da risk, olmayanlara nazaran iki kat daha yüksektir.”
Kişiye özel tedavi başarıyı artırdı!
Akciğer kanserinin tedavisinde 15 yıl öncesine kadar yalnızca cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi uygulanırken, son yıllarda bireye özel tedavilerin geliştirilerek uygulamaya konulduğunu belirten Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yazar, “Kanserli dokudan ve/veya kandan alınan numuneler test edilerek kişinin hastalığının gen haritası (Yeni Jenerasyon Dizileme) çıkarılmaktadır. Bu yolla akciğer kanserinin hassas olduğu bir gayeli ilaç yahut immünoterapi olup olmadığı saptanabilmektedir. Tedavide kullanılan maksatlı ilaçlar ve immünoterapinin yan tesiri kemoterapiye nazaran epey düşüktür. Yeni Jenerasyon Dizilemeye nazaran verilen gayeli tedavi yahut immünoterapinin muvaffakiyetleri da hayli yüksektir ve bu yolla akciğer kanserli hastaların gerek hayat bahtı gerekse ömür kalitesi kemoterapiye nazaran hayli artırılabilmektedir” diyor.